|
* Mahzenli Ali Efendi 1841
yılında Giresun‟un Alucra kazası Zil nahiyesinin Tepe köyünde dünyaya gelmiştir.
Babası da kendisi gibi sevilip sayılan İslam bilgisine hâkimiyetiyle tanınan
Molla Hasan Efendidir. Küçük yaşlarda medrese eğitimi almak için babası
tarafından Çorum‟a gönderilen Ali Efendi burada medrese eğitimi alırken nedeni
bilinmez ya kıtlıktan ya da savaştan medresesi dağılır. Eğitimi yarıda kalınca
Kayseri‟de medrese eğitimi verildiğini duyar ve eğer oraya giderse eğitimini
tamamlayabileceğini düşünür.
Bir an önce yola çıkıp tez zamanda Kayseri‟ye varmak ve
medrese eğitimime devam etmek ister. Daha on üç, on dört yaşlarında küçük bir
çocuk olan Ali Efendi çaputtan bir çantası, üç beş kitabı, bacağında mavi donu,
üzerinde bir mintan ve başında terliğiyle yola çıkar.
Belirli bir zaman yol alır çok zor şartlar altında dahi olsa
Kırşehir‟in Sekili köyüne kadar gelir. Burada köy sakinleriyle bir müddet sohbet
eder ve onlara kendisinin Kayseri‟ye gitmek istediğini ama nasıl gideceği
konusunda yardım etmelerini ister. Köyün ileri gelenleri de yakınlarda Mahzenli
köyünün olduğunu ve bu köydekilerin devecilik yaptığını deve katarlarıyla
Kayseri‟ye çok sık gidip geldiklerini söylerler. Böylelikle seni de Kayseri‟ye
götürse götürse onlar götürür diyerek Ali Efendiyi Mahzenli köyüne gitmesi
konusunda bilgilendirirler. Bu mutlu haberi alır almaz Sekili köyünden çıkarak
Mahzenli köyüne doğru yol almaya başlar.
Bir müddet yol aldıktan sonra Sekili köyünün
özünde köprüyü sel aldığını görür ve tam nasıl geçebileceğini düşünürken birden
selin üstüne yol kurulur ve bu yoldan geçerek karşı taraftaki Kızılcalı köyüne
gelir. Bu keramet Ali Efendi‟nin ileride Allahın sevdiği bir veli kulu olacağına
dair ilk belirtileri olsa gerek.
Ali Efendi Kızılcalı köyüne geldiğinde köy halkı küçük
bir çocuğun burada ne işi vardır diye düşünürken kendileriyle sohbet eden bu
çocuğun boş olmadığını yaşıyla bilgisinin çok farklı olduğunu anlarlar ve o gece
köy odasın da misafirleri olarak ağırlarlar. Bir süre köylüler Ali
Efendiyle sohbet eder, beraber yemek yerler, yatağını hazırladıktan sonra da
kendisini yalnız bırakırlar.Yorgun olan Ali Efendi namazını kılar,Kuranını okur
ve dinlenmeye çekilir.
Sabah gün ağardığında yerde üç beş arşın kar olduğunu
görür ama bir an önce Mahzenliye varmak istediği için yola çıkmak ister. Fakat
köyün ileri gelenleri „Oğlum sen güzel bir çocuksun bu dağdan aşmanın imkânı yok
bu dağlar insana yol vermez ne zaman karlar eriyip yollar açılır çiğdemlerde
çıkarsa seni biz o zaman göndeririz‟ derler. Gel odalarımızda ye, yat, Kuranı‟nı
oku diyerek Ali Efendiye gitmemesi yönünde ricada bulunurlar. Köylülerin
ricalarını kıramayan Ali Efendi bu zaman içersinde köyde kalır, sohbetler verir
ve köylüler tarafından çok sevilip, sayılır. Havalar ısınıp baharın gelmesiyle
beraber karlar erimiş, yerlerde çimenler görünmeye başlamıştır. Köydekilerle
tekrar konuşup helalleştikten sonra buradan Korkor‟lu köyüne oradan da hiç zaman
kaybetmeden uzun süre arzuladığı Mahzenli köyüne gelir.
Mahzenli köyü o zamanlar on beş,yirmi hanelik küçük bir
köymüş. Köylüler ise devecilik ve hayvancılıkla uğraşırlarmış. Deveci
olmalarından dolayı da sık sık Kayseri‟ye gidip gelirler geçimlerini bu yolla
sağlamaya çalışırlarmış. Köyde kalanlar ise hayvancılık, bağ bahçe işleriyle
uğraşır, ibadetlerini yaparlarmış fakat Mahzenli köyünde o zamanlar cami yokmuş.
Köylüler kendilerine taşlardan çevrili bir yer yapmışlar ve burada namazlarını
kılarlarmış. Yine bir gün namazdan çıkan ihtiyarlar yanlarına gök gözlü, beyaz
tenli, mavi elbiseli güzel bir çocuğun geldiğini görürler o anda yanlarına gelen
bu çocuktaki maneviyatı anlarlar ve bu yaştaki bir çocuğun sohbetinden hemen
etkilenirler. Bu küçük çocuk onlara Kayseri‟ye gitmek istediğini söyleyince
hemen kendi aralarında „Bizim bilgimiz bu çocuktan fazla değil, bu güzel çocuk
ev ev yesin, yatsın ekmeğini de verelim bu da bize imamlık yapsın‟ diye
düşünürler.
Köyün ileri gelenleri Ali Efendi‟den köylerinde kalması
yönünde ricada bulunurlar. Bir süre düşündükten sonra bir sene kalmak şartıyla
köylülerin isteğini kabul eder. Böylece köy halkı Ali Efendi‟nin imamlık
yapmasına karşılık „hak keserler‟. Tam bir sene Mahzenli‟de imamlık yapar, Kuran
okutup öğretir ve evlerde yiyip yatar. Köy halkı küçük yaşta olmasına rağmen
ciddi İslam bilgisine ve davranışlarındaki ağır başlılığına hayran olurlar.
Zamanla köyde çok sevilip sayılan bir kişi olan Ali Efendinin bir senesini
tamamlaması üzerine köylü harçlığını kolunun altına dikip birazda cebine harçlık
koyup, yemeğiyle beraber Kayseri‟ye gitmekte olan devecilerle birlikte Ali
Efendiyi Kayseri‟ye gönderirler.
Köyden ayrıldıktan sonra tüm köylü aşırı üzülüp,
yanarlar. „Vah vah güzel çocuk gitti bir daha gelir mi bilmeyiz. Ama gelse de
Allah razı olsun gelmese de Allah razı olsun‟ diyerek kendi aralarında ona olan
sevgileri ifade ederken bir yandan da gitmesinden duydukları üzüntüyü dile
getirirler.
Yola çıktığı deveci katarlarıyla belirli zaman yol
aldıktan sonra Kayseri‟ye varırlar. Kendisini getirenlerle helalleştikten sonra
onlardan ayrılır ve eğitimine devam edeceği medresesine gider. Burada bir sene
kaldıktan sonra nedeni bilinmez deveci katarlarıyla Mahzenli köyüne geri döner.
Köylü bir baksa ki o güzel çocuk daha da güzelleşmiş tam bir delikanlı olmuş
halde karşılarında duruyor. Bu olay karşısında çok sevinen köylü hemen kendisine
bir göz yer yaparlar. Ali Efendi‟ye ev ev yemek yedirip ara sırada kendisine
yemek getirmek suretiyle çok iyi bakarlar. Artık evi de olan Ali Efendi bu köye
yerleşerek Allah‟ın veli kulu, keramet sahibi Mahzenli Ali Efendi olarak
anılmaya başlanmıştır.
*
*
DETAYLI BİLGİ İÇİN BKZ :
*
Keçi Kalesi'nin
Bağrında Bir Türkmen Oymağı.
Sh : 110-118.
YAZAR :
Serdar ATABAY
*
*

MAHZENLİ ALİ EFENDİ ( 1841 / 1951 )
** ** ** ** ** ** ** **

MAHZENLİ ALİ EFENDİ TÜRBESİ
** ** ** ** ** ** ** **

MAHZENLİ KÖYÜ YOL HARİTASI
|
|