*
Kırşehir İlinde bulunan târihî eserlerin hemen hepsini Türklerin yaptığı eserler meydana getirir.
Alâeddin
Câmii :
* İkinci Alâeddin Keykubât
tarafından 1242’de yapılmış olup; Kalehöyük’de bulunmaktadır. 1893’te
Ahmed Arif Bey baştan başa tâmir ettirmiştir. Bir
ara müze deposu oldu ise de bugün câmi olarak kullanılıyor.
Selçuklu eserleri arasında önemi büyüktür. 1242 de yapılmış olup;
1893 yılında yapı tümden yıkılarak mutasarrıf
Ahmet Arifi Bey
tarafından tekrar yaptırılmıştır. Yapının portalinin giriş kapısı Melik
Muzafferüddin Behram Şaha ait medreseden getirildiği bilinmektedir. Yapının
portali zengin Selçuklu plastik kabartmaları ile dikkati çekmektedir.
Camii kesme taştan
yapılmıştır.
Tek
şerefeli minaresi vardır.
Ahi Evren Camii ve
Türbesi :
* Kırşehir, Ahi Evran Mahallesi’nde bulunan bu
yapının, XIV. yüzyılda zaviye olarak yapıldığı sanılmaktadır.
On dördüncü asırdan kalmadır. Kırşehir’in en önemli târihî eseridir.
Câminin içinde bir türbe vardır. Bu türbede Ahî esnaf teşkilâtının pîri sayılan Ahi Evren
medfundur.
Kırşehir il merkezinde
kendi adıyla anılan mahallede yer almaktadır. 1482 yılında Ahi Evran’ın
takipçilerinden birisi tarafından yaptırılmıştır. Zaviye planlı mescit, Ahiliğin
kurucusu Ahi Evran’ın Türbesi ve zaviye - tekke olarak kullanılan mekanlardan
oluşmaktadır.
Külliye Ahi Evran türbesi ile Zaviye-Tekke olarak kullanılan mekanlardan
oluşmaktadır. Üç kubbe üzerine kare planlı olup, kesme taştan inşa edilmiştir.
Ama mekanın sağında mescit solunda Ahi Evran’ın mezarının bulunduğu bir türbe
bulunmaktadır. Tek minareli olarak inşa edilmiş olan yapı 1972 yılında Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek camii olarak hizmete açılmıştır
Tekke ve Zaviyenin bulunduğu Külliye daha sonraları “Ahi Evren Camii” olarak
hizmete açılmışdır.
Ayrıntılı bilgi için Bkz. :
AHİ EVRAN-I
VELÎ
Caca
Bey Medresesi :
1273’te Kırşehir Vâlisi
Caca Bey (Cacaoğlu Emir
Nûreddîn) tarafından yaptırılmıştır. Bugün câmi
olarak kullanılmaktadır. Medresenin, câmi, imâret ve tekke kısmı yıkılmıştır.
Câminin minâresi ayaktadır. Caca Beyin türbesi
medresenin yanındadır. Türbenin üzerindeki cam kubbe Astronomi Fakültesine
âitti. Burada yıldızlar gözlenirdi. Halk medreseye “Cıncıklı Câmi” ismini
vermiştir. Caca Bey Medresesi dünyânın ilk gözlemevi
(rasathâne) olarak inşâ edilmiş yapısıdır.
Ayrıntılı bilgi için Bkz. :
BİR SELÇUKLU RASATHÂNESİ CACABEY MEDRESESİ
Resim İçin Bkz. :
http://www.altuntop.org/islamvebilim/cacabeyresimleri.asp
Melik Gâzi Türbesi :
* 1250’de Melik Gâzinin eşi
Muhterem Hâtun
tarafından yaptırılmıştır. Konik külahlı sekizgen kenarlı bir yapıdır. Mermer
taç kapının süsleri çok zengindir. Anadolu Selçuklularına âit güzel bir
kümbettir. İçinde Mengücükoğlu Beyi
Muzafferüddîn Behramşah’ın
ve eşinin kabri vardır.
Türbe, Anadolu Selçuklu mimarisinin karakteristik
örneklerinden olup, kare kaide üzerine sekizgen planlı olarak kesme taştan
yapılmıştır. Kare kaideden sekizgen gövdeye sivri üçgenlerle geçilmiştir.
Kümbetin üzerini Türk üçgenlerine oturan konik taş bir külah örtmüştür. Türbe
iki katlı olup alt katında mumyalık bulunmaktadır. Bu bölümün üzeri tonozla
örtülüdür. Yanındaki bir pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. Dışarıdan bir
kapı ile mumyalığa girilmektedir.
Kümbetin
içerisine dışarıdan bir merdivenle sahanlığa, oradan da üzeri stalaktitli bir
kapıdan türbeye girilmektedir. Buradaki kapı lentosunun üzerinde üç satırlık,
beyaz mermer Selçuklu nesihi ile yazılmış kitabesi bulunmaktadır. Kümbetin
içerisi bir pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin zeminden kubbeye kadar olan
yüksekliği 5.85 m.dir. Türbenin mumyalıktan itibaren yüksekliği 15M. yi bulmaktadır. İçerideki duvarlar kemerlerle bölümlere ayrılmıştır.
Zemine taş bir sanduka yerleştirilmiştir.
Bu yapı bir mezar anıtı olmaktan çok Orta Asya'dan gelme bir
çadır gibi duruyor.
Âşık
Paşa Türbesi :
* 13.
YY.da eserlerini öz Türkçe yazan ve Türkçe’nin zenginliğini savunan Mutasavvıf
halk şairi Aşık Paşa bu türbede yatmaktadır. Türbe 1333 yılında Aşık Paşa’nın
yeğeni ve Eretna Veziri Alaaddin Ali Şah Ruhi tarafından yaptırılmıştır.
Tamamen mermerden inşa edilen Aşık Paşa Türbesi, Selçuklu mimari sanatından
sonra Eretna Beyliği’nin ortaya koyduğu yar bir mimari üslûbun tek örneği olarak
kalmıştır.
Türbe planı bir koridor ve mezarın bulunduğu kare bölümden ibarettir. Taç
kapısına bu günkü Tıp rozetini andıran bordür çevrelemekte olup yana alınmış taç
kapısının kavsarası istiridye nişi şeklindedir, tamamen mermerden inşaa edilen
türbe Selçuklu mimarı sanatından sonra yeni bir mimari üslubun tek örneği olarak
kalmıştır.
Lâle
(Lala) Camisi :
* Kırşehir il merkezinde bulunan Lale Camisi Melik
Şah Kümbeti’nin kuzeybatısında bulunmaktadır. Bu yapının ne amaçla yapıldığı
kesinlik kazanamamıştır. Caminin darphane olarak yapıldığı söylenmektedir.
Caminin yapım tarihini belirten bir kitabesi olmamakla beraber, XIII.yüzyılda
yapıldığı sanılmaktadır. Günümüzde cami olarak kullanılan bu yapı, üç kubbeli
olup, batısındaki kemer izlerine dayanılarak ibadet mekanının iki kubbesinin
daha bulunduğu sanılmaktadır. Kesme taştan yapılan kemerler dışında duvar
işlemesinde moloz taş kullanılmıştır. Mihrap mermerdendir.
Mengücek Hanedanı
Lalalardan birinin yaptırdığı sanılmaktadır.
Cami'nin mimarî özelliği yok ise
de,
Kırlangıç kuyruğu şeklindeki çatısı ilginçdir. Ülkemizde bu tip çatı çok
nadirdir.
Süleyman
Türkmanî Türbesi :
*
Şehrin doğusundaki
İmaret Mahallesi’nde bir tepe üzerindeki Süleyman
Türkmani Türbesi’nin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Bu türbe birkaç kez yıkılmış ve sonra yeniden yapılmıştır. Selçuklu üslubundaki
bu türbenin XIII. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Süleyman Türkmani
(1214-1298), Horasan erenlerinden olup Aşık Paşa’nın hocasıdır.
Kesme
taştan yapılmış olan türbeye bir sahanlıktan girilmektedir.
Çevredeki mermer
kalıntıları, burada daha başka kalıntıların bulunduğunu göstermektedir.
Türbenin sol tarafında yüksek bir yere Şeyh Süleyman’ın torunları Şeyh Hasan ile
Şeyh Süleyman’ın, Moğol Emiri Kutlu Şah’ın oğlu ve kim olduğu bilinmeyen bir
mezar bulunmaktadır. Ayrıca içeride Şeyh Süleyman Veli, Mehmet Çelebi, Şeyh
Osman ve Şeyh Bekir’in mezarları da bulunmaktadır.
Kalender Baba Türbesi :
* Kırşehir'in 15 km
batısında, Karalar Köyü'ndeki bir yamaç üzerinde yer almaktadır. Kesme taşla
inşa edilen iki bölümlü yapının mescid kısmı, kare planlı harim ve üç gözlü son
cemaat yerinden, türbe kısmı ise, kare kaideye oturan sekizgen bir türbeden
meydana gelmektedir.
Kitabesi olmayan Kalender Baba Türbesi ve
Mescidi, XV. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilmektedir.
Üç gözlü son cemaat yeri olan mescide, üç
dilimli kemerle bezeli giriş kapısından girilmektedir. Kare planlı mescidin
üzeri kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçişler, kemerle sağlanmıştır.
Minberi orijinal olmayan mescidin, istiridye
dilimli kavsaralı, üç kenarlı bir mihrabı bulunmaktadır. Mihrabın iki yanında
birer pencere yer almaktadır.
Kitabesi kaybolan kümbetin Selçuklu Emirlerinden "Karakurt Baba" adıyla da
bilinen Kalender Baba adına yaptırıldığı anlaşılmaktadır..
Fatma Hatun Türbesi :
* Kent merkezinde Yenice Mahallesi
Kümbetaltı mevkii'nde bulunmaktadır. 1266 yılında dönemin İlhanlı ileri
gelenlerinden Hoca Aka Maatır tarafından Fatma hatun adına yaptırılmıştır. Türbe
köşeleri üçgen pahlı, kare kaide üzerine sekizgen gövdelidir.
Örtü sistemi, içte tuğla örülü kubbe, dışta küfeki taşıyla kaplanmış
sekizgen konik külahlıdır. Yapı düzgün kesme taşlarla inşaa edilmiştir.
* Tek katlı
türbenin girişi kuzey cephesindedir. Çift kollu bir merdivenle çıkılan
türbe kapısı, dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış̧ basık kemerli ve
mermer söveli bir açıklıktır. Kemer üzerinde kitâbe levhası yer alır.
Türbenin iç̧i sekizgen planlı ve kubbelidir. İç mekan, dikdörtgen formlu üç̧
pencereyle aydınlatılmış̧tır.
* Türbenin yapı malzemesi taş ve tuğladır. Yapının dışı,
külâh da dahil olmak üzere düzgün kesme taş kaplamadır. İç mekânda ise
duvarlar düzgün kesme taş, kubbe ise tuğladır. Türbenin dış yüzünde,
külâh eteğini dolaşan bordürde zikzak bezeme görülür. Onarım geçiren
türbe, sağlam durumdadır. Kitâbesine göre, 1287-1288 tarihlidir.
*
*
Yunus Emre
Türbesi :
* Yunus Emre'nin
Nerede, hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmiyor. Kimi kaynaklarda Anadolu'ya
Doğu'dan gelen Türk oymaklarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu
söylenirse de kesin değildir.
Mutasavvuf ve Büyük
Türk Şairi Yûnus Emre'nin mezarı olduğu iddia
edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlar; Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine
bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli
arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Keçiborlu ilçesi
civarı; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında
bir yol üstü.
Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır.
Ancak en uygun bilgiler Kırşehir'in Ulupınar Kasabasının Ziyarettepe
mevkiinde olduğunu işaret etmektedir. Çünkü Yunus Emre hakkındaki bilgilerde
bahsi geçen Taptuk Emre, Hacı-Bektaş'ı Veli, Ahi Evran-ı Veli Yunus Emre
türbesine çok yakındır.
13.yüzyıl
yapısı olan oldukça harap bina yıkılarak bugünkü türbe yapılmıştır. Türbe sarp
kayalıklar üzerinde anıtsal bir görünüme sahiptir. Dört ayak üzerine, kare
biçimli kümbet ile örtülüdür. Yunus Emre Milli Parkı içinde yer almaktadır.
Kesik Köprü :
* Kırşehir İl Merkezinin 23 km güneyinde
Kızılırmak üzerine kurulu tarihi bir köprüdür.
Selçuklu mimarisinin önemli eserleri
arasında yer alan köprü, 1248 yılında Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kırşehir Emiri Nurettin
Caca Bey tarafından Kırşehir
ile Konya'yı birbirine bağlamak için yaptırıldı. Kesikköprü; 400 metre uzunluğunda,
6 metre genişliğinde, 13 gözlü olup; 1616, 1849, 1925 ve son olarak da
2000-2007 yıllarında yapılan çalışma ile köprü tamir edilerek koruma altına
alınmıştır. Köprü şuan araç trafiğine kapalı olmasına karşın insanlar tarafından
gezilip görülebilmektedir. Halen Konya - Kırşehir taşıt yolu köprünün 500 metre
kadar güneyinde bulunan modern köprü ile sağlanmaktadır.
Selçuklular zamanında yapılan köprü, Kızılırmak üzerinde olup; Niğde, Adana ve Konya illerine ulaşımı sağlamak
amacı ile yapılmıştır.
1251 Yılında yapılan
köprü, birbirine yakın sivri kemerli 13 gözden oluşuyor. Her iki yanında geniş
taş korkuluklar bulunuyor. Uzunluğu: 326.35 m. Eni:
4.95 m.dir.
Köprünün kuzey giriş tarafında yani Kırşehir tarafında korkuluklar üzerine
yerleştirilmiş mermer yazıtından Selçuklu Sultanı Izzü'd-Din Keykavus'un ilk
saltanatında, 1248 yılında Atabek Kadı İzzü'd-Din Mehmed tarafından yaptırıldığı
anlaşılmaktadır. Mimarı bilinmiyor. Caca Bey Vakfiyesinde geçen Tırtıklı
Köprü'nün Kesikköprü olduğu sanılmaktadır.
*
Kesikköprü
Kervansarayı :
* Kırşehir'in 23 km. güneyindeki Kesikköprü köyünde
bulunan kervansaray ile yanındaki köprü, 1248 yılında Anadolu Selçuklu
Devleti'nin Kırşehir Emiri Nurettin
Caca Bey tarafından yaptırılmıştır. Cacabey Hanı olarak da bilinir. İki ayrı renkli taştan yapılmış olan taç kapısı, taş işçiliği ile dikkati
çekmektedir.
Selçuklu mîmârî özelliklerini bütün ihtişamı ile yansıtmaktadır.
*
Kervansaraya Güney batı
cephesinde bulunan ihtişamlı bir tac kapıdan giriliyor. Kapının hemen üst
kısmında yapının kitabesi var. Kapı büyük bir eyvana açılıyor. Eyvan boyunca
revak ve hücreler girişleri tonoz ile süslenmiş. Eyvanın sonunda bir mescit,
sağında bir oda var. Eyvandan tonozlu bir geçit ile avluya giriliyor.
Kervansaray avlunun kuzeyinde altı ayağın taşıdığı sivri kemerli beşik tonozlu
revak bölümü mevcut. Kapalı bölüm taç kapası sivri kemerli olup eyvan şeklinde.
Kapalı bölüm taç kapısının üzerinde faklı yönlerde ilerleyen iki aslan figürü
var...
Hitit Kalıntıları :
* Kırşehir Hititler'in
yerleşim yeri olan Kızılırmak yayı içinde olduğundan, Hititler döneminin
Kırşehir'de yaygın bir şekilde yaşandığı kesindir. Kalehöyük'te yapılan
kazılarda yerleşim alanının en alt tabakasını Hitit döneminin teşkil ettiği
ortaya çıkmıştır. Bu kazılar sırasında erken ve geç Hitit çağlarına ait kalıntı
ve eserler gün ışığına çıkarılmıştır. Resmi veya saray yapılarına ait olduğu
,sanılan duvar temelleri ile mühürler, takılar, seramik mutfak eşyaları ve Hitit
çapına ait çivi yazılı bir tablet parçası da bulunmuştur.
1950'de yapılan
Merkez Kalehöyük'deki araştırmada Hitit dönemine ait çanak çömlek parçaları
bulunmuştur. M.Ö. 1600'lerden M.Ö. 1200'lere değin Hititlerin yaşadığı bu yöre
M.Ö. 675'e kadar Frig'lerin yönetimi altına girmiştir.
Mucur
Yeraltı Şehri :
* Mucur ilçesinin
Hamidiye mahallesinde olup, ülkemizin önemli tarihi yeraltı şehirlerinden
birisidir. Bizans dönemine âit olan yeraltı şehri daha çok sığınak
şeklindedir.
42 Oda ve koridordan oluşan
Mucur yeraltı şehri, yumuşak kayaların işlenmesi sonucu meydana getirilmiş,
Bizans ve Romalılar döneminde savaş ve baskın sırasında barınak olarak
kullanılmıştır.. 4. YY. da oyularak inşa edildiği sanılan yer kodundan 9-10 m.
aşağıdaki Mucur Yeraltı Şehri’nin tek giriş kapısı kuzeydedir.
Saldırılardan korunmak amacıyla
yapıldığı hususunda bilgiler bulunan Mucur yer altı şehri yer kotundan 7-8 metre
aşağıda yumuşak kayalar oyularak yapılmıştır.
1973 yılında Belediyece yol
inşaatı çalışmalarında bulunan bir mağara ağzının takip edilmesi sonucu buranın
büyük bir yer altı şehri olduğu anlaşılmış,
1989 yılında giriş
düzenlemeleri ve kısmen temizliği yapılmıştır.
Işıklandırma çalışmaları yapıldıktan sonra da turizme açılmıştır. Tamamı sit alanı ilan edilen bu şehir 3
katlıdır.
Mucur Yeraltı
Şehri’nin Kırşehir’e kadar uzandığı ve Aşık Paşa Türbesi yakınlarında ortaya
çıktığı da söyleniyorsa da,
Araştırmalar bu uzunluğa kadar
erişememiştir.
Dulkadirli
İnli Murat
Yeraltı Şehri :
*
Uzun bir koridor ve koridora açılan odalar şeklinde oyulmuş iki
katlı yerleşim birimi Geç Bizans devresine aittir. on odadan meydana gelmiştir.
Dulkadirli İnli Murat Yeraltı Şehri merkeze 58 km. uzaklıkta bulunan Dulkadirli
İnli Murat Köyündedir.
Yeraltı şehrinin
1987 yılı çalışmalarında 7 kapısı açılmış, bazı odalarında kaba temizliği
yapılmıştır. Son derece sağlam bir yapıya sahip olan bu yeraltı şehrinin ikinci
salonun ikinci odasında bir su kuyusu ve kuyuya ulaşmak için basamaklar
bulunmaktadır.
|